aşk…

Bu sabah bi arkadaşımla karşılaştım,vaktin varsa gel kahvaltıya gidelim dedi.Aslında epeyce vaktim vardı ama yok işim var sağol dedim…

O an aklıma geldi,yakın geçmişte bir kruvasan bir kahveye nasıl sevinip mutlu olduğum.Düşünülmüş olmak,sevdiğim bişeyin bana alınması gibi basit sıradan mutluluklar…

Sabahın köründe sesinizi duymak için can atan,sizi görmek için koşa koşa gelen…Uzun sarılmalar,içten bakışlar…Gerçekliğine samimiyetine yüzde yüz emin olduğunuz anlar..

Sonra gitgide azalmasına bakakaldığınız…Siz istemeden yapılanların artık isteseniz de yapılmadığı,durakta saatlerce gelmeyen bir otobüsü beklediğiniz buz gibi bir hava misali..

Ne yazık…Oysa ki aşk böyle bişey değil..

Aşk önce ben diyemediğiniz bir durum,aşk o gülsün o mutlu olsun diye vazgeçebildikleriniz.. Aşk küçük de olsa ortak hayallere imza atmak… Aşk onun kokusu,nefesi,gözünün içi…

Bir başkasının müdahelesiyle ertelemediğiniz bi zaman aşk,esaretlerinize baş kaldırabiliyorsanız aşk,zincirlerinizi koparabiliyorsanız aşk…Aidiyet hissi aşk,verdiğiniz değeri söylemek değil göstermek aşk… Yağmurda ıslanmaktan korkmadığınız an aşk …Bir mendilin zerafeti,bir bardağın kenarı aşk…

Karşılığı olmadığında anlamını yitiren değil,acısı öldüren bir his aşk..Uykundan ağlayarak uyanmak da aşk,göğsüne yaslanmak için beklemek de aşk..

Başka birine ait olduğunu bile bile vazgeçmek de aşk,sıranı beklemek de…

Ve AŞK onsuz kalmayı göze alabilmek…

Çünkü o gelmiyorsa,gelemiyorsa zaten sizsiz kalmayı göze alıyordur..Ve siz kızıp bağırmak,ortalığı alaşağı etmek yerine size veremediği kendini zorla almaya çalışmak yerine onsuzluğu kabul ederek ona o saygıyı vermelisiniz… O hayatta yerinizin olmadığını kabul edip,kabuğunuza çekilip sonsuz bir aşkla sonsuza kadar…

Yorumlar

Popüler Yayınlar