Camınızı kırmalarına izin vermeyin…

İnsanlara sizinle ilgili konuşurlarken “ona bir şey olmaz,o alışkın,o güçlüdür,o halleder” rahatlığını asla vermeyin.Çevrenizde ki herkes ama herkes sizin de canınızın yandığını bilsinler.

“İlk camın kırılmasına müsaade etmeyeceksiniz.Ya da kırılan camı en kısa zamanda tamir edeceksiniz ki diğerleri bundan cesaret alıp diğer camları da kırmasınlar”

Bu “güçlüsün” ve “kırılmazsın” aslına bakarsan çok acımasız iki tanımlama. Hayır efendim kırılırım ve zaman zaman çok güçsüz olabiliyorum,üzgünüm

Neticede insanım ,etten kemikten bildiğin düz insan.Canı yanabilen,sarsılabilen,zorla mücadele ederken güçsüzleşen bildiğin insan işte .Boyumun posumun,görünüşümün,üstüme geçirdiğim paçavraların bir önemi yok,içinde insan var! İnsan olmaya çalışan insan…

Hepiniz gibi bazen ilgilenilmeyi bekleyen,bazen susup susup ağlamak isteyen,kimi zaman yaramaz bir çocuk halleri,hiç beklenmedik bir yerde sinirlenebilen ya da sakinliği ve sabrıyla sizi utandıracak bir insan.

Nerden nasıl bakıyorsanız öyle görürsünüz aslında.Aynı pencereden aynı manzaraya baksak ben denizi görürüm sen parlayan güneşi,ama ben denizi gördüm diye güneşi yok saymam.siz de bana neden denizi görüyorsun diye soramazsınız. O an da sizin gördüğünüz güneşi kapamıyorsam,engel olmuyorsam siz de benim ya da ben gibilerin gördüğü denize çöpünüzü atamazsınız. Adil olmaz bir kere.

Sığ düşünceler ve fikirler sizi olduğunuz yere mıhlar.Cesaret güçlülük değildir tam tersine gücünüzü bilebilmeniz için gereken bir fırsattır! 

Bencillik kişiye özeldir ancak Sencil olmak başkadır.İşte o noktada ortak paydada eşleşiriz.Yemek yemek su içmek kadar doğaldır aslında sencil olabilmek,kendinde değilde karşındakinde kalmaktır mesela.Zaman ve insanlar tuhaf şu sıralar.Belki de bencil bir yaşam şekli size kısa vadede kazandırır ama uzun vade de olmaz,ıhıh 

Çünkü senin bencilliğin beni harcar,ben de acımasızlaşırım.Halbuki neden benim kalbimi eline alıp sıkasın ki? Sevmekten daha mühim mesele severken neler yaptığın değil,nelerden vazgeçtiğindir.işte o zaman sencil oluruz,işte o zaman gerçekten sevmenin nasıl birşey olduğunu anlarız…

Bir köpeği severken seni ısıracağından korkarsan ,ısırır o seni.Bir çiçeği okşayacaksan elin toprağına da değmeli,elim toprak olur kirlenir dersen yaklaşma bile çiçeğe…

İşte bu sebepten elinin kirlenmesinden çekinirsen çiçeği okşamaktan da vazgeçersin,köpeği sevmekten de. Ve bu vazgeçiş cesaret değil bencilliktir.oysa ki gerçek vazgeçiş elinin temiz kalmasıdır,onu göze alabilirsen tamamsın.Sevebilir ve sencil olabilirsin,çiçek ne bilecek dersin ona dokunmaktan vazgeçtiğini ama bilir inan bana bilir ve kırılır işte büker boynunu soldurur rengini sense sanırsın ki ömrü bitti. Hayır gücü tükenir,seni cezbeden o parlak halinin anlamı kalmadığını düşünür ve soldurur kendini..

O yüzden kendimize şunu sormalıyız?

Ne kadar cesurum? 

Ne kadar fedakarım ve ne istiyorum…

Camınızı kırmalarına izin vermeyin lakin siz de başkasının camını kırmayın…

Yorumlar

Popüler Yayınlar